Ümmet [2]

Ümmet, din ve mezheb demektir. Ümmet, "imam" kö­künden alınmış çoğul bir isimdir. Çeşitli insan guruplarına önder olan ve kendisine uyulan bir ce­maat demektir. Yani bir imamın çevresinde sağlam bir birlik oluş­turup düzenli bir şekilde faaliyet gösteren ve bazı insan gurupları üzerine hakim olan bir topluluk­tur. Ümmet, hakim bir milletin fertlerinden meydana gelen ictimaî/sosyal bir topluluktur. (... ümmeten ...) İnsanlar için bir yol gösterici/yol işare­ti idi. [3] (... ümmeten ... ) Bununla ilgili iki görüş vardır: Birinci­si, bütün iyi sıfatlardaki mükemmelliğinden dolayı o, ken­di başına ümmetlerden bir ümmetti. (Ebu Nüvas'ın) şu sö­zünde olduğu gibi “Alem'i bir kişide toplaması Allah için garib/kabul edilemez değildir.” Mücahid (şöyle demiştir): Bütün insanlar kafir iken o, tek başına mü'min idi." îkincisi, ümmetin me'mum, yani hayır edinmek için peşinden gi­dilen veya (İbrahim'in) kendisiyle kemale erilen seçkin, gü­zide, örnek kişi olması anlamındadır. [4] (... ümmeten kaniten ...) Yani kendisine uyulan bir imam idi. (Kaniten): İtaatkardı. Amir, Mesruk'tan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Mes’ud’un yanında Muaz b. Cebel’'den söz açılınca, Abdullah b. Mes'ud; Muaz b. Cebel “ümmeten kaniten” idi, dedi. Bir adam, “ümmet nedir?” de­yince (İbn-i Mes'ud); (o) insanlara “hayr”ı öğreten “kanıt” ise Allah'’a ve Resul’üne itaat edendir, dedi. Konunun devamında Hz. İbrahim'in “ümmet” diye tes­miye olunmasının muhtemel sebepleri üzerinde duruluyor: - Toparlanmaya / biraraya gelmeye vesile olması - İyilik özelliklerinin kendisinde toplanması - Kendisinden başka mü’min yokken tek başına iman et­miş olması vs. [5] (.. ümmeten ...): Allah'a ibadet hususunda bir topluluğun yerini tutardı. “Falanca kendi başına bir kabiledir” şeklin­deki sözleri gibi ... [6] (.. ümmeten ...): İnsanların kendisiyle kemale erdiği imam, önder. [7] (... ümmeten ...): Önder. Hayırlarda kamil bir ümmet/imam (anlamına geldiği de) söylenmiştir. [8] (...ümmeten ... ) Şüphesiz İbrahim iyi hasletleri kendi­sinde toplayan önder ve örnek bir kimseydi. Bundan dola­yı Yüce Allah onu kendisine dost seçti... [9] "Ümmeten" kelimesi ile ilgili otoritelerin görüşlerini şöylece toparlamak mümkün: a- İmam/önder; b- İyi haslet­lerin kendisinde somutlaştığı kişi; c- Seçkin/güzide/örnek; d- Yol gösterici/işaret taşı; e- İnsanlara hayrı öğreten kişi... Türkçe Kur'an çevirilerinin bir kısmında “ümmet” keli­mesinin tercüme edilmeyerek muğlak bırakıldığını ve böy­lece mecazi anlamının ortaya çıkmadığını görüyoruz. Elmalı: Muhakkak ki İbrahim başlıbaşma bir ümmet idi... Çantay: Hakıykaten İbrahim (başlıbaşına) bir ümmetti... D.Î.B. : İbrahim, şüphesiz... bir önderdi... Bilmen: Muhakkak ki İbrahim -başlıca- bir ümmet idi... Yavuz: Gerçekten İbrahim bütün hayırlı hasletleri kendi­sinde toplayan bir imamdı (önderdi) ... Davudoğlu: Muhakkak İbrahim... bir ümmetti (önderdi). Ateş: İbrahim... bir ümmet (her iyiliği kendinde toplayan bir önder) idi... Bulaç: Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti... T.D.V: İbrahim, gerçekten... bir önder idi... Y Öztürk: Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşma bir üm­met idi... Atay: Doğrusu, İbrahim... bir önderdi. A. Öztürk: Gerçekten İbrahim... bir ümmetti. Koçyiğit: İbrahim... bir ümmetti. Hizmetli: Doğrusu İbrahim... bir hidayet önderi idi. Varol: Doğrusu İbrahim bir ümmetti. Piriş: İbrahim ... hanif bir önderdir. Elmalı, Çantay, Bilmen, Bulaç, Y. Öztürk, A. Öztürk, Koçyiğit ve Varol gibi mütercimler”ümmet” kelimesini; an­laşıldığı kadarıyla “cemaat, topluluk, kavim” vs. şeklinde algılamışlar ve doğal olarak -bunun herkes tarafından bu şekilde anlaşılacağı kanısıyla- farklı bir anlamı veya anlam­ları olabileceği ihtimaline iltifat etmeyerek olduğu gibi yaz­makla yetinmişlerdir. Kelimenin bu şekilde anlaşılmasını sağlayacak sebepler yok değildir. Hatta görüşlerini çalışma­mıza dahil ettiğimiz alimlerden bir kısmı kelimenin böyle bir anlamının da olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak yuka­rıya naklettiğimiz görüşlerin tümü dikkatlice incelenecek olursa “ümmet” kelimesinin en azından bu ayette böyle bir anlama gelebileceği ihtimalinin zayıf olduğu ve alimlerimizin de zaten buna fazlaca itibar etmedikleri görülecektir. D.İ.B., Yavuz, Davudoğlu, Ateş, T.D.V., Atay, Hizmetli ve Piriş'in tercümeleri ise; gerek ümmet kelimesinin meca­zi anlamının doğrudan tercümeye yansıtılması ve gerekse bunun parantez açılarak açıklanmış olması nedeniyle bizce daha kayda değer görülmektedir. Özellikle Yavuz'un tercü­mesi daha dikkate şayandır. Kanaatimizce bu ayette “ümmet” kelimesinin; “önder, imam, örnek, seçkin, yol gösterici” anlamları daha baskındır ve üzerinde düşünülmeye layıktır. Sonuç olarak ayetin ilgili kısmının aşağıdaki şekillerde tercüme edilebileceğine inandığımızı belirtmek istiyoruz: - Gerçekten İbrahim... bütün hayırlı hasletleri kendisinde toplayan bir imamdı (önder). (Yavuz) - Doğrusu İbrahim ... bir hidayet önderi idi. (Hizmetli) - Gerçek şu ki, İbrahim insana yakışan tüm erdemleri kendinde toplamasını bilen... biriydi. (Esed) - İbrahim başlıbaşına bir numune-i imtisal idi. (D. Cündioğlu) - Şüphesiz İbrahim tek başına bir yol göstericiydi vs.


16.02.2009 tarihinden beri 3389 defa okundu. Son takip: 22.11.2024 - 09:53